Kadınların Hicâbı / Erkeklerden Gizlenmesi

KADINLARIN HİCÂBI/ERKEKLERDEN GİZLENMESİ
 

Tercüme: Muhammed YELKENCİ


(Evlerinize yerleşin ve önceki cahiliye dönemlerinde olduğu gibi süslerinizi gösterip, dikkat çekecek şekilde yürümeyin.) kavl-i kerimi ile hitâb edildi ve -mü’minlerin anaları olmalarına rağmen- Kitab–ı Kerimin açık delaletiyle, tesettür ile emr olundular. Diğer kadınlar ise mahremleri olmayan erkeklere kıyasla yabancı olduklarından Onlardan (Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem’in hanımlarından) örtünmeye daha layıktırlar. Allah sübhânehû ve teâlâ şöyle buyurmuştur: (Ey Nebî(-i Zîşân)!.. Hanımlarına, kız çocuklarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle; cilbâblarını (çarşaflarını) başlarından aşağı (topuklarına kadar) sarkıtsınlar. Bu, onların (iffetli olduklarının) tanınması ve eziyet edilmemelerine daha layıktır.)ٰ Böylece Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem’in hanımları ile mü’minlerin hanımlarının arasını mübalağa ile örtünme hususunda eşit tutmuştur.
( (İbnü Cerîr), Mevla teala ve celle celalühü’nun Ahzab suresindeki 59. Âyet-i kerimesi hakkında bana Ya’kûb rivâyet etmiştir. (O Ya’kûb) bize İbnü ’Uleyye, İbni Avn’dan, (O İbnü ‘Avn), Muhammed‘den, (O Muhammed) de Abîde’den rivâyet etti, dedi: İbnü Avn cilbabı yanımızda giydi ve dedi ki, Muhammed cilbâbı yanımızda giydi ve dedi ki, Abîde bunu yanımda giydi. İbnü Avn dedi ki, cübbesi ile yüzünü örttü, burnunu ve sol gözünü kapattı; sağ gözünü açtı, cübbesini başının üzerinden sarkıttı; o kadar ki kaşına yaklaştırdı veya kaşını örttü.)
radıyallahu anhu (الا ما ظهر منها)ٰ kavli kerimindeki (ما)yı elbise ile tefsir etmiştir.
(خذوا زينتكم عند كل مسجد) kavl-i kerimindeki ziyneti, elbise ile tefsir etmesine uygun düşmektedir. Aynı şekilde İbnu Ebî Talha da, İbnu Abbas’tan bir önceki ayetteki (ادناء)/idnâ kelimesini, Abîde gibi tek gözün açılması ile tefsir ettiğini rivayet etmiştir. Hazret-i ‘Âişe radıyellâhu anhâ’dan da kendi görüşü olmak üzere böyle bir rivayet sahih olarak gelmiştir. Kadının yürümekte olduğu yolu görmesine mâni olmayacak şekilde yüzüne kalın, ağır gelmeyecek bir örtüyü koyması, manaca bu tefsir gibi sayılabilir. Çünki örtünmede kasd edilen asıl şey, kadının güzelliklerinin erkeklere görünmemesidir. Zikr edilen örtü ise, erkekler, kadınlara emr edildiği gibi, kendilerine de emr edilen gözlerini kısmaya riayet ettikleri müddetçe, kadınların güzelliklerinin ortaya çıkmasını engelleyicidir.
rahimehullah, el-Mebsût isimli kitabında (10/152) şöyle buyurur: Yabancı kadına bakmanın haram oluşu fitne korkusundandır. kadının yüzüne ve yüzündeki güzelliklerin tamâmına bakmaktaki fitne korkusu, diğer uzuvlarındakinden daha çoktur. Sonra (Serahsî rahimehullah) İmam-ı Azam ve arkadaşları rahimehumullah’dan rivayet edilen ellere ve yüze bakmanın mübah oluşunu zikr etti ve sonra da şöyle dedi: “Bütün bunlar (mübah olma), bakış, şehvetle olmadığı takdîrdedir. Eğer şehvet duyacağını biliyorsa bu uzuvlardan (el ve yüzden) hiçbirine bakması caiz değildir. Zann-ı ğalibi (ağırlıklı görüşü) şehvet duyacağı şeklinde ise, durum aynıdır. Çünki, bir şeyin hakikatinin kesin bilinemeyeceği yerde zann-ı galib, yakîn/şeksiz kesin inanç gibidir.
    İmam Kurtubi rahimehullah, Tefsîr’inde (12/229) şöyle der: Maliki mezhebinin büyük imamlarından İbnü Huveyz Mendâd rahimehullah şöyle dedi: Kadın güzel olup yüzü ve ellerinden dolayı fitneden korkuluyorsa, bunları örtmesi ona vacib olur. Eğer kocamış bir kadıncağız veya çirkin bulunan birisi ise ona el ve yüzünü açması caiz olur. Bu, O’ndan (Kurtubî’den) İmamı mâlik rahimehullah’in bu mes’eledeki mezhebine dâir bir îzâhdır.
göre olan hükme gelince… Kifayetü’l-Ehyar isimli kitabda (2-23) şu (ifâdeler) vardır: Fitneden korkulması hâlinde kadının ellerine ve yüzüne bakmak haramdır. Fitne korkusu bulunmaması halinde ise ihtilaf vardır. Sahih (doğru) olan fitne korkusu olmaması hâlinde de yüz ve ellere bakmanın haram olmasıdır. Bu, Istaharî ve Ebû Ali et-Taberî’nin görüşüdür. Ebû Muhammed (el-Cüveyni) rahimehullah bu görüşü benimsemiş, Ebu İshâk eş-Şîrâzî ile Rûyânî de kesin olarak bununla hüküm vermiştir. İmâm (İmamu’l-Haremeyn)rahimehullah bu meseleyi şöyle tevcîh etti/îzâh ve tafsîl etti: Müslümanlar, kadınların, yüzleri açık olarak yolculuğa çıkmalarının haram olması hususunda ittifak halindedir. Ve kadının yüzüne bakmak, şehveti harekete geçiren, fitne ihtimâli bulunan bir iştir. Din-i Mübin-i İslam’ın güzel olan ahkamına layık olan, fitne kapısını kapatmaktır ve bu hususta tafsilata, fazla açıklamalara girmemektir. İmâm Şâfiî rahimehullah’ın el-Ümm (1/77) isimli kitabdaki kadına namazda iken yüzü ve ellerinden başka bütün uzuvlarını kapatması vacibtir sözü, namazla kayıdlıdır.
Bu kıskançlığı kaybeden İslam beldelerinin sakinleri,bu duruma,kadınlarını kıskanmayan ve gözlerinin önünde,onlara başka erkeklerin sarılmasında hiçbir beis görmeyen milletlerin arasına karışıp, kaybolduktan sonra düşmüştür.
sadrazam olmadan evvel,Avrupa’nın değişik baş şehirlerinde birçok diplomatik vazifeleri üstelenmişti. Bu baş şehirlerin birisinde,siyaset adamlarından münâsebetdâr olduğu, görüştüğü biri O’na şöyle bir soru sormuştu: Şark/doğu kadınları neden hayatları boyunca, erkeklerin arasına karışmadan, onların toplantılarına girmeden, evlerinde örtülü olarak kalıyorlar? Ahmed Vefik Paşa o anda hemen şöyle cevab verdi; Doğunun kadınları kocaları olmayan erkeklerden doğurmak istemiyorlar!!.. Bu cevap, soruyu soran kişinin başından aşağı dökülen soğuk bir su gibi oldu ve sanki ağzına taş tıkanmış gibi o anda susuverdi.
 

(حجاب المرأة) / kadının Hicâbı isimli makalesinden (salât, selâm, düâ ve hürmet ifâdeleri ilâvesiyle)