Neden ve Nasıl Tenkid Etmeliyiz

NEDEN VE NASIL TENKÎD ETMELİYİZ ?


İnsanlar hata yapmaya müsait varlıklardır.

Ancak herkesin hatası olabilir diyerek ehli sünnete muhalif görüşleri tenkid etmemekte hataların yayılmasına ve zamanla doğruların ortadan kaybolmasına sebep olur.Ulemanın yazdığı reddiyeler ve hadislerin sıhhatinin ortaya çıkması için yapılan cerh ve tadil de işte bu  niyete mebnîdir.Ancak tenkid edelim derken tekfir hastalığına tutulmaktanda son derece kaçınmak gerekir.Çünki yersiz tekfirler tehlikeli olduğu gibi oldukçada itici olmaktadır.İlme dayalı olmayan sert ve kaba eleştiriler nefret ettirir.Biz ise nefret ettirenlerden değil sevdirenlerden olmalıyız.Musa Aleyhisselam’a bile firavuna karşı yumuşak söz ile Hakkı anlatması emredilmiştir, ki firavun en azılı kâfirlerdendir.
Tenkid ederken amacımız yalnış görüş sahiplerini, çürük diyerek hurdalığa kaldırmak değil, hatadan kurtararak onları kazanmak olmalıdır.Buda o insanların kafasına bir odun vurarak değil, doğruları ilmî bir üslupla ve tatlı bir dille anlatmak ile mümkün olacaktır.

Ancak herşeye rağmen Hakkı anlatmak mümkün olamamışsa;

Oturma münkir ile yeme sancı,
Pas alırsın paklamaz her kalaycı.
Oturma ehl-i bid’at ile zulâmî,
Berbâd eder eyler seni melâmî.

Bununla Beraber;

Bazı ilahiyatçılar; birkaç sene önce nüzûlü İsa Aleyhisselam meselesini karıştırmaya başladılar.Ölmediği itikad kitaplarına dahi geçen hükmü televizyonlarda tartışma konusu haline getirdiler..Zaman geçti ve mantar gibi biten başka bir ilahiyatçı gurubu, koro halinde İsa Aleyhisselam öldü demeye başladılar. Ardından  mütedâvil kitaplarda yazan, herkezin bildiği ve zihinlerde yer etmiş bir çok fıkhî mevzuları karıştırmaya başladılar.Nerde bir kıil görüş(zayıf görüş) varsa onları millete dayattılar.Şimdide bir sonraki aşamaya geldi sıra.Çağın getirdiği yeni meseleler varken daha çok klasik fıkha muhalif içtihadlar başladı.Birçok sahih hadislerin, sıhhatine dair itibarı  insanların gözünde düşürüldü.Hatta akıllarına yatmayan veya kendi görüşlerine zıt düşen her hadisi uydurma diyerek silip atabildiler yada tevil yoluna gittiler. Bütün bunların dış güçler tarafından müslümanlar üzerinde oynanan bir oyun olduğunu misyonerler teşkilatı lideri  Louis MASSİGNON’un misyonerler zirvesinde yaptığı şu konuşmadanda anlıyoruz.

" Müslümanların her şeyini tahrip ile mahvettik.Dinleri,inançları,ahlakları,dine bağlılıkları ve insani duyguları mahvoldu.Onların milli-manevi değerlerini Batı medeniyeti potasında eriterek kendimize benzettik.İslamiyet’ten uzaklaştırdık.İslamiyet’i öğrenmeyi,yaşamayı,namaz kılmayı ve kuran-ı kerim öğrenmeyi suç ve gericilik olarak göstermeyi başardık.Artık çoğu hiçbir şeye tam olarak inanmıyorlar.Ehl-i sünnet itikadı başta gelen düşmanımızdır.Bu itikadı geçmişte sapık inançlara kanalize ettik.Son yıllarda ise Müslüman görünen bazı ilahiyatçılarla,ondört asırlık dinlerini,itikatlarını,ibadetlerini tartışır hale getirdik.Derin bir boşluğa düşürdük.Bunlardan sonra siz misyonerlerin işi daha kolaylaştı.Maaş bağlayarak, vize va’di, yurt dışında iş imkanı hatta fuhşu kullanarak müslümanları Hıristiyan yapınız. "
(Türkiye Gazetesi)

Ben şu veya bu kişi kesin bu oyunun parçasıdır diye iddia edemem. Ancak yukarıda bahsettiğim tavırları sergileyen sözde âlimlere, ilahiyatçılara karşı nasıl rahat rahat oturmamızı bekleyebilirsiniz bizden.Tepkimiz ihtiyattır ve şahsiyetlere değil görüşlerinedir. Bazıları bu gibi insanları savunurken onun samimi olduğunu ve içtihad ettiğini, ancak içtihadında hata olabileceğini söylemektedir. Ehli sünnete muhalif fikirleri içtihad eden ve bunları fetva diye insanlara yayanların  gerçekten samimi olduğunu gösteren bir x-ray cihazı olmadığına göre bunları tasnif etmemizde mümkün olmayacaktır.Dolayısıyla  ya hepsine karşı sessiz kalacağız, yada bu işe dur diyeceğiz. Aksi halde Kuran-ı Kerim’inde sıhhatini tartışmaya açmaları uzun sürmeyecktir.

 Üveys AKI