İslâm Dâvâsında Müminlerin Yolu

İSLÂM DÂVÂSINDA MÜMİNLERİN YOLU
اعُوذُ بِااللهِ مِنَ اَلشَّيْطَانِ اَلرَّجِيمِ بِسمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحيِم
اَلْحَمْدُ الِلّهِ رَبِّ الْعاَلَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلىَ سَيِّدِناَ مُحَمَّدٍ وَأَلِه اَجْمَعِينَ
Dünya hayatında her insan neye imân etmişse, şüphesiz hayatını mü’mini olduğu ma’budunun yolunda sürdürür ve imân ettiğine kavuşma veya onu razı etme yolunda mücadele eder. Kısacası her insanın bir yolu, bir dâvâsı vardır. Şüphesiz dâvâsı İslâm olup bu yolda hayata göz yumanların sonu ebedî saâdet, yaşama gayesi dünya olanların ise felâket olacaktır. Hattâ yaşamak için sebebi kalmadığını, hayattan bir beklentisi artık olmadığını söyleyerek intihar edenlerin dahi aslında bir dâvâsı vardır ve bu intihar eylemi, başarılı olamadıkları bir davanın varlığına delildir.
[1]
[3]
[4]
[6]

denildiği vakit “Biziz, Allah’ın (dîninin) yardımcıları[9]

[10]
[12]
[14]
“Sabah akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabretSen dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırmaKalbini, bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırılık olan kimseye boyun eğme.”[15]
“Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğizSabredenleri müjdele.”[16]
İslâm dâvâsının erleri cemaatten uzak kalmayan, üç kuruş menfaat için sâlih insanların peşini bırakıp, ciğeri beş para etmez, İslâm ile alakası olmayanların peşinde dünya menfaati uğruna yaltakçılık yapmayan, dâvâsı uğrunda çile ve meşakkatlere, açlığa ve daha pek çok sıkıntıya katlanan vefâkar insanlardır.
Bu öyle bir yoldur ki, o yola girenler çevresindeki büyük çoğunluğun, hatta bazen anne babasının dahi kendisine düşmanlık ve zulüm etmeye başladığını ve yolundan döndürmek için türlü baskılar yaptıklarına şahit olur. Düne kadar yattığı yumuşak yatağı dikenlerle doluverir. Çevresindeki çoğu insanlar onu yolundan döndürmek için elbirliği yapar, ona hakaretler yağdırırlar. Başaramazlarsa bu defa çevrelerindeki dininden habersiz din yaşayan, gaflet içinde yüzen liberal demokrat kafalı bir kaç istisna insanı örnek göstererek “bak onlarda namaz kılıyor, onlarda örtülü, ama…..” diyerek uzayıp giden şeytani vesveselerle en azından onlar gibi olmasını isterler.
Aslında ehli küfrün, günümüz Müslümanlarının birçoğunun beynine enjekte etmeye çalıştığı bir fikirdir bu. İslâm düşmanları bilirler ki ne kadar sert önlemlerle İslâmı ortadan kaldırmaya çalışırlarsa, bu, imân sahiplerinin imânını arttıracak, münafıkların gerçek yüzlerini ortaya çıkararak müminlerin işini bir nebze kolaylaştıracaktır. Uzun zaman içinde edindikleri tecrübeler neticesinde bir pasifize yöntemi geliştirmişlerdir artık onlar. Evden camiye, camiden eve giderken islâma karşı işlenen cinayetleri görmezden gelen, kendi örtünürken dünyalık uğruna kızının başını açıp erkeklerin arasına salan, ve “Müslüman bayanlarında günümüzde meslek sahibi olması lazım” diyerek hevasına Allah rızası kılıfı giydiren, sünneti zahirine taşımış insanları görünce tepki gösteren müslümanlar işte bu pasifize harekâtının meyvalarıdır.
Gerçek dâvâ sahipleri ise sükunet adamı değil haraket insanıdır. Allah yolunda aksiyoner olmayı, bâtılın peşinde rahata kavuşmaya tercih edenlerdir.
Allah-u Teâlâ Kuranı Keriminde Buyurmuştur ki;
[17]
Ancak bilinmelidir ki İslâmı tebliğ mücadelesi, hakiki müminlerin imânından taşıp gelen cihat arzusunun dışa aksetmesi ve hayırda yarışmak için gösterilen süratin bir ifadesidir.
Son Sözü Yüce Yaratıcımıza bırakarak mâkalemize son verelim.
[18]
 
و صلى الله تعالى عليه و على آله و سلم تسليما والحمد لله ربالعالمين


[1] (Nisa Suresi 76)

[2](Nisa Suresi 76)

[3] (Bakara Suresi 246)

[4] (Saff suresi 2-3)

[5] (Tevbe 24)

[6] Mefatihu’lGayb

[7] (Saff Suresi 14)

[8] (Saff Suresi 14)

[9] (Sahih-i Müslim)

[10] (Bakara Suresi 247)

[11](Bakara Suresi 247)

[12] (Bakara Suresi 249)

[13] (Bakara Suresi 249)

[14] (Ali İmran 114)

[15] (Kehf 28)

[16] (Zümer 10)

[17] (Yasin 20-21)

[18] (Nisa Suresi 115)