Mektûbât-I Rabbânî’den Birinci Cild 52. Mektûb

MEKTÛBÂT-I RABBÂNÎ’DEN BİRİNCİ CİLD 52. MEKTÛB

 

Muhammed YELKENCİ

 

———————————————————

Hakkındadır.


  diyen kula da Allah celle celâlühû rahmet eylesin.

hususunda bazı cümleler yazmaya niyyet etim; (tarafımızdan) ümîd edilen, (yazacaklarımı) kabûl kulağı ile dinlemenizdir.

[1]

[2] Kim bunlardan herhangi biri hakkında (‘bu benim olsun’ gibi düşünmek veya söz söylemek sûretiyle) benimle çekişirse, onu ateşime atarım; aldırış da etmem.[3]

[4] sadece fakirlikte nefsin isteğinin meydana gelmemesi ve âcizliğinin ortaya çıkması bulunduğundandır. Peygamberler(sallallâhu alâ nebiyyinâ ve aleyhim)’in gönderilmesinin maksadı ve Şerîat’a ait kulluk vazîfelerinin hikmeti, nefs-i emmâreyi âciz bırakıp tahrîb etmektir. Şerîatlar, nefse ait arzu ve istekleri kaldırmak için gelmiştir. Her ne zemân Şerîat’ın îcâbı olan bir şey yapılırsa, onun miktarınca nefs-i emmârenin arzularından eksilir ve yok olur. İşte bu yüzden, nefse ait şiddetli isteklerin ve arzuların yok edilmesi hususunda Şerîat’a ait (farz, vâcib, v.s gibi) hükümlerden herhangi birini yerine getirmek, (kendiliğinden) bin sene boyunca riyâzet yapmakla/az yemek, az uyumak, az konuşmakla nefsin isteklerine karşı koymaktan daha üstündür.

[5] (para) verse, bu işi, nefsini yıkmak hususunda (Şerîat tavsiye veya emretmediği hâlde) kendiliğinden bin altını sadaka olarak vermekten daha faydalıdır. Aynı şekilde, Ramazân-ı Şerîf bayramında Şerîat’ın hükmünce yemek ve içmek, nefsin arzularını savmak hususunda kendiliğinden senelerce oruç tutmaktan daha faydalıdır. Sabah namazının iki rekâtlık farzını eda ederken sünnetlerden bir sünnet olan cemaatte bulunmak, sabah namazında cemaati terk etmekle beraber gecenin tamamını nâfile ibâdetle geçirmekten daha fâziletlidir.[6]

لآ الَهَ اِلَّا الله)/‘lâ ilâhe illellâh’ sözü ile yenileyiniz”[7].

elbette bu (kelime-i tevhîdin bulunduğu) kefe diğerine ağır basar [8]



[1]

[2]

[3]

[4]

[5]

[6]

[7]    (2/359) şu lafız iledir:

  îmân sizden birinizin iç boşluğunda (kalbinde) elbette bir elbise gibi eskir. Öyleyse Allah celle celâlühû’dan îmânı kalblerinizde yenilemesini isteyiniz” şeklindedir. (Mecmâu’z-Zevâid:1/72, H:159, Heysemî, ‘bunun isnâdı hasendir’ dedi.)

[8]

İrâkî, İhyâ Tahrîcinde şöyle diyor: Yine benzer bir rivâyeti Nesâî, Amelü’l-Yevm ve’l-Leyle’sinde (H:840), İbnu Hibbân, Sahîh’inde (H:6218) ve Hakim, el-Müstedrek’inde (1/528), Ebû Saîd el-Hudrî rivâyetiyle Nebî sallellâhu aleyhi ve sellem’den Mûsâ aleyhisselâm’ın kudsiyyâtından olarak rivâyet ettiler ve Hâkim bunu sahîh bulduğu (İhyâ hâmişi:1/304, Çağrı tıpkı baskısı) Ancak, İbnu Hibbân’ın lafzı,