Elbisede Aranan Vasıflar -1


ELBİSEDE ARANAN VASIFLAR -1-

 

اَعُوذُ بِااللهِ مِنَ اَلشَّيْطَانِ اَلرَّجِيمِ بِسمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحيِم

اَلْحَمْدُ الِلّهِ رَبِّ الْعاَلَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلىَ سَيِّدِناَ مُحَمَّدٍ

وَأَلِه اَجْمَعِينَ

[1] örtecek, soğuk ve sıcağın zararını giderecek vasıfta elbise giymek farzdır.[2]

[3] hadîsini iyi bir düşünsünler. Bu, erkeklerle değil, kadınlarla alâkalıdır, diyerek de işi geçiştirmesinler. Zîrâ, hadîsde husûsiyetle kadınların zikredilmesi, şu hâl, erkekleri de kapsamadığından değil, daha çok kadınlarda bulunduğundandır. Evet, avret yerlerini örtecek, göstermeyecek ve hacmini belli etmeyecek büyüklük, genişlik ve kalınlıkda olan bir elbise giymek lâzimdır.

[4]

[5]

[6] dedi.[7]

[8] açmak da bir nehy/yasak’dır.[9] Şu emir ve nehiylerden her birinin, -biribirinden ayrı va müstakıl düşünülmeleri hâlinde bile- birer fıkhî hükmü vardır. Aksi delîllerle sâbit olmadıkça, emrin mûcebi/gereği vâciblik,[10] nehyin mûcebi de harâmlıkdır.[11]

[12] Bu kelâmın hâsılı, bir şeyin vücûbu (farz ve vâcib oluşu) terkinin harâm olduğunu, bir şeyin harâm oluşu da onu terk etmenin vâcib olduğunu gösterir. Bu, hakkında tartışma düşünülemeyecek bir şeydir.[13]

[14]

Vücûd hatlarını belli edecek darlıkta bir elbise üzerinden avret yerini göstermek yasaklanmıştır. Bu yasağın zıddı olan avret yerlerini belli etmeyecek genişlikte olan (meselâ şalvar ve onun gibi) bir elbise giymek vâcib derecesinde bir sünnettir, denilse, ulemâ efendilerimiz ne buyururlar? İlim dâiresinde şu söze karşı söylenebilecek bir şey elbette olamaz. Ancak, cehâlet, şartlanmışlık, yobazlık ve sapmışlık çerçevesinde ise kim ne derse, şâkilesince/yapısınca amel etmiştir.

[15] (İbn-i Âbidîn’in sözü bitti.)

[16] hadîsini bir düşünsünler ve sözü edilen hadîs kadınlarla alâkalıdır, erkeklerle değil diyerek işi geçiştirmesinler. Zîrâ şu hadîsde geçen kadınlar ifâdesi, hükmün onlara hâs olmasından değil de, bu hâlin çok kere kadınlarda bulunması sebebiyledir.

وَصَلَّى الله عَلَىسيدنامحمد وَ عَلَى اَلِه وصحبه كلما ذكره الذاِكرون وغفل عن ذكره الغافلون

وَ الْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالمَِين



[1]  Erkeklerde diz kapakları ile göbek arası, kadınlarda, bütün vücüd.

[2]  Multeka (Dâmad Şerhi ile):2/531

[3]  [Sahîh-i Müslim (Nevevî Şerhi ile):14/109,110], Ahkâmu’l-Avret ve’n-Nazar:…

[4] [Ahmed (5/205), Zıyâ el- Makdisî, "el-Muhtâreh" (11/441), Taberâ nî, el-Kebîr (1/160), Beyhekî, Sünen-i Kübrâ (2/234), İbn-i Sa’d, Taba kât (4/64-65) (Sââtî), El-Fethu’r-Rebbânî’de, Heysemî’den şunları nakletti: Bu(hadîsin isanâdı)nda Abdullah ‘Abdullah İbn-i Ukayl vardır ki O’nun hadîsi Hasendir ve O’nda zayıflık vardır. Kalan râvîleri sağlam kimselerdir. (17/301)], Muhammed Ahmed İsmâîl, Avedetü’l-Hicâb, el-Kısmü’s-Sâlis el-Edille: 151    

[5]  [İbn-i Sa’d, Tabakât (8/184)], Muhammed Ahmed İsmâîl, Avedetü’l-Hicâb, el-Kısmü’s-Sâlis (c.3) el-Edille: 149

[6]  [Beyhekî, Sünen-i Kübrâ (3/234-235), İbnü Ebî Şeybe, Musannef (8/195) benzer bir ifâdeyle. İn lem yeşiffe fe innehû yesıfu sözünün ma’nâsı, altı görünmese bile, inceliği sebebiyle altını vasfeder; belli eder, demektir. El-Fâik fî Ğarîbi’l-Hadîs (3/153) Mâlik (şöyle) dedi: "Bana Ömer radıyallâhu anhu’nun kadınlara Kubtıyye giymelerini yasakladığı ve ‘altını göstermese de vasfeder/belli eder‘ dediği (rivâyeti) ulaştı." Mâlik (şöyle) dedi: Vasfeder demenin ma’nâsı, deriye yapışır demektir. El-Bâcî, Müntekâ (7/224)], Muhammed Ahmed İsmâîl, Avedetü’l-Hicâb, el-Kısmü’s-Sâlis (c.3.) el-Edille:149

[7] “Şu rivayetlerde Kubtıyyelerin kadınlar tarafından değil de giyilebileceği görülmektedir. Oysa bunlar şu yazıda erkeklerin de tesettürünü içine alacak şekilde delîl olarak ileri sürülmektedir denilecek olursa, deriz ki: Kadınların avret yerleri bütün vücudlarıdır. Dolayısıyla onlar için bu tür elbiseler hiçbir şekilde elverişli değildir. Erkeklerin ayre yerleri ise diz kapak ile göbek arası olduğundan onların bu nevi kumaşlardan elbise giymeleri her zaman avret yerlerinin belli olmasına sebep olmayabilir. Arada mühim bir fark vardır. Bizim istidlâl mahallimiz elbisenin, avret yerlerinin belli olacağı bir şekilde giyilemeyeceğidir. 

[8] Nûr:30,31, A’râf:31, Avretini hanımın veya câriyenden başkalarından koru. ([Tirmizî:2670, Buhârî, kesin ifâdeyle Muallak olarak: 1/266], Ahkâmu’l-Avret ve’n-Nazar:23)

[9] Nûr:30, 31,  Erkek kadının, kadın da erkeğin avret yerine bakmasın. ([Sahîh-i Müslim, Kitâbu’t-Tahâret, Avret yerlerine bakmanın haram kılınması bâbı, 4/30], Ahkâmu’l-Avret ve’n-Nazar:23

[10] İmâm Serahsî, Usûlü’s-Serahsî:1/14-19

[11] İmâm Serahsî, Usûlü’s-Serahsî:1/78-94

[12] Mahbûbî, Tenkîh (Tevzîh ve Telvîh ile): 1/422

[13] Teftâzânî, et-Telvîh: 2/423

[14] İmâm Nesefî, el-Menâr (Şerh-i İbn-i Melek ile): 192-193, Hüssâmî, El-Müntehab: 54, El-Matba’u’l-Müctebâî-Delhi.

    

   

[15] İbn-i Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr: 1/321

[16] [Sahîh-i Müslim (Nevevî Şerhi ile): 14/109,110], Müsâid İbn-i Kâsim el-Fâ lih, Ahkâmu’l-Avret ve’n-Nazar: 171-172