Cuma Namazı ve Zuhr-i Âhir

CUMA NAMAZI VE ZUHR-İ ÂHİR (Zuhr-i Âhir Namazı Hakkında İki Risâle)

Yazar: İsmailağa Te’lif Hey’eti (Tahkîk ve Tercüme)

Dili: Türkçe (Arapça risâleler kitap içerisinde yer almaktadır.)

Tercüme: İsmailağa Te’lif Hey’eti

Yayınevi: Siraç Yayınevi

Boyut: 17cm*24cm

Sayfa Sayısı: 248

Satın Alma Linki: Cuma Namazı ve Zuhr-i Âhir Kitabını Satın Al


Kitap İsmailağa Te’lif Hey’eti tarafından iki ayrı risâlenin tahkîk ve tercümesiyle oluşturulmuştur. Risâlelerden ilki Nûru’ş-Şum’a fî Beyâni Zuhri’l-Cum’a olup, müellifi Ali ibnü Muhammed el-Mahdîsî’dir. İkinci risâle ise el-Lum’a fî Âhiri Zuhri’l-um’a isimli eser olup, müellifi Nûh ibnü Mustafa el-Konevî’dir.

ARKA KAPAK METNİ

Neden zuhr-i âhir namazı ile uğraşıyoruz?

‘Köylünün sürüsünün tamamı telef oldu, gitti; Bir kişi de kendine ait olan alaca danayı arıyor!’ Bizim yaptığımız da öyle mi, O kadar mı basit? Asla hayır!

Dini tamir davasındaki din tahripçileri işe, dini meseleleri ve onların gerçekte yetkili olan sahiplerini yani müctehid imamlarımızı, fakıhlerimizi, müfessirlerimizi, akaid âlimlerimizi, muhaddislerimizi ve Şeriat dairesindeki tasavvuf ve tarikat büyüklerini sırasıyla ve belli bir tertiple tartışma mevzuu yaparak başladılar.

Böylece önce edepler, sonra sünnetler, sonra vacipler, daha sonra da farzlar ve nihayet iman dövülmeye ve dinamitlenmeye başlandı. Hatta daha da önce evvela, müctehidler ve her sahadaki din âlimleri, sonra Sahabe radıyallahu anhum, sonra Efendimiz sallâllâhü aleyhi ve sellem ve nihâyet Allah Teâlâ hedef tahtası yapıldı. Bir mevzi düşünce sıra sonrakine geldi.

İşte birileri de buna benzer bir şekilde tâlî gibi görünen böylesi meseleler üzerinden merkeze ulaşmanın, işi imana getirmenin yollarını arama, Müslümanlarda uyandırdıkları vesveselerle eskiye itimadı yok ederek küllî bir şekkin ve sarsılmanın önünü açma çabasındadır.

İmana nispetle tâlî olan meseleler, Resmî İslam anlayışını aslında Müslüman olan memleketin vatandaşlarına inandırma vazifesiyle muvazzaf kılınan birilerince temel mesele olan imanın çökertilmesine birer sıçrama taşı yapılıyorsa, onların ıslahı, tamiri ve tahkimi de çok büyük bir ehemmiyet arz eder. Aslî meselenin tahribine yol ve menfez yapılan tâlî mesele, sanki onun vazgeçilmez bir parçası halini alır; onu deşifre etmek, imanı muhafaza etmenin vesilesi haline gelir.