PAYLAŞ
İşrak Namazı ile Kuşluk Namazı Aynı mıdır
PDF'e AktarYazdır

عُوذُ بِااللهِ مِنَ اَلشَّيْطَانِ اَلرَّجِيمِ بِسمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحيِم

اَلْحَمْدُ الِلّهِ رَبِّ الْعاَلَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلىَ سَيِّدِناَ مُحَمَّدٍ وَأَلِه اَجْمَعِينَ
 
Bazı kimseler, Tasavvuf yolunun yolcularını câhillik ile ithâm ederek, İşrâk ve Kuşluk namazı diye iki ayrı namaz olmadığını bunların aynı olduğunu iddiâ ederler. Evet, geçmişteki âlimlerin hemen hemen hepsi -böylesi bir karalamaya gitmeden- hakîkatin bu olduğunu, yani ikisinin bir namaz olduğunu söylerler. Ancak, aşağıda da geleceği üzere, Hazret-i Ali radıyellâhu anhu ve kerremellâhu vechehû efendimiz ile İmâm Dârimî (zımnen), Hâfız Süyûtî ve Muhaddis Alî el-Müttakî ise açıkça bunların iki ayrı namaz olduğu kanâatinde-olduklarını beyân etmektedirler.
Allâme Muhaddis Muhammed Zekeriya Kandehlevî şöyle diyor:
Fakihlerin, muhaddislerin ve sülûk meşâyıhının kitâblarını mütalaa etmekle günâhlara mübtelâ olmuş şu kula zâhir olan bunların bir namaz olduğudur. Fakihler ve muhaddislere göre ilk vaktinin güneşin (bir mızrak boyu) yükselmesi, son vaktinin de zevâl vakti olduğu Resûlüllâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in bu vakitten değişik saatlerde bunu edâ ettiğidir.
Sülûk (Tarîkat) meşâyıhına göre ise o iki namazdır. Bu iki taneden birisi İşrak namazı diye isimlendirilir ki vakti güneşin doğ-masından ve kerahat vaktinin çıkışından itibaren gündüzün dörtte birine kadardır. İkincisi Duha/ kuşluk namazıdır ki, vakti gündüzün dörtte birinden zevâle kadardır.
Buna dâir en açık bür-hânlardan birisi de Seyyidü’t-Taife Ali radıyallâhu anhu’dan Şemâil-i Tirmizî’de yapılan rivâyettir:
Tirmizî, (Hazret-i) Ali radıyal-lâhu anhu’dan şöyle rivâyet etmiştir:
Güneş burada (doğu tarafında), ikindi vaktinde burada (batıda) bulunduğu şekildeki gibi (ufuktan bir mızrak boyu yüksekte) olunca, Resûlüllâh sallallâhu aleyhi ve sellem iki rekat namaz kılardı. Güneş şurada (doğu tarafında), öğle vaktinde burada bulunduğu şekildeki gibi (zevâl yerinden batı tarafına olan uzaklığı kadar oradan doğu tarafında) olunca (güneş zevâlden/tam tepe noktasında olmasından yaklaşık bir mızrak boyu aşağıda, yani doğu yanında bulununca) da dört rekat namaz kılardı.)[1]
Bu hadîs iki rekat ve dört rekatın iki ayrı namaz olduğu husûsunda bir nass gibidir.[2]
Kuşluk namazının vaktine gelince… Ali radıyallâhu anhu, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in iki vakitte kuşluk kıldığını birinci vaktin güneş işrak vaktinde olduğu ve bir mızrak boyu miktarı yükseldiği zamanda kalkar iki rekat namaz kılardı. Bu namaz Nakşibendiyye sâdâtı meşâyıhı-mızın katında işrak namazı diye isimlendirilmiştir. İkinci vakit, güneş iyice yayıldığı, semânın dörtte birinde olduğu zaman dört rekat kılardı.
Irâkî, bunu Tirmizî, Nesâî ve İbnü Mâce Hazreti Ali radıyallâhu anhu hadîsinden rivâyet etmişlerdir, dedi.[3] (Kandehlevî’nin sözü bitti.)
Muhaddis ve Fakîh Yûsuf el-Bennûrî rahimehullah da Tirmizî Şerhi Me’ârifu’s-Sünen’de, Şeyhi Enver Şâh el-Keşmîrî rahime-hullah’dan, Fukahâ ve Muhaddislere göre bu iki namazın aslında bir namaz olduğunu, Süyûtî ve Alîyyü’l-Muttakî’nin ise iki ayrı namaz olduğu kanaatinde olduklarını aktardı. Bennûrî sonra da şöyle demiştir: Sûfîlerin çoğuna göre bunlar (Kuşluk ve İşrâk namazları) iki ayrı namazdırlar. Dârimî Sünen’inde Duhâ Namazı için müstakil bir başlık kullandığı gibi, Gündüzün Evvelinde Dört Rek’at Namaz şeklinde ayrı bir başlık da atmıştır. (Dârimî’nin) bu yaptığı, (O’nun şu) iki namazı ayrı namazlar kabûl ettiğini göstermektedir.[4] (Yûsuf el-Bennûrî’den Nakil Bitti.)
Böylece bir daha ortaya çıkmış oldu ki, Nakşibendî büyüklerimiz -kaddesellâhu ervâhahüm ve esrârehüm- hazarâtının ameli, -Fıkıh ve Hadîs âlimleri de dâhil- kâmil Mü’minlerin içinde Sünnet’e en çok uymakta olan bir ameldir. Hamdolsun…
وَصَلَّى الله عَلَى سيدنامحمد وَ عَلَى اَلِه وصحبه كلما ذكره الذاِكرون وغفل عن ذكره الغافلون وَ الْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَالمَين


[1]   Aliyyü’l-Kârî, Cem’ü’l-Vesâil fî Şerhi’ş-Şemâil: 2/103
[2] Alî radıyallâhu anhu efendimizin şu sözünden onu duyan herkes tarafından bunların ayrı namazlar olduğu düşünmeden anlaşıldığı için Zâhirdir/açıktır ve kesindir; bu yüzden iki namazın ayrı olduğunu anlatmak için söylenilip söylenmediği tam bilinmediğinden, ancak bunun içün olma ihtimâlinin yüksek olduğundan “Nass gibidir” ifâdesi kullanılmışdır.
[3] Muhammed Zekeriyyâ, Lâmiu’d-Derârî ‘Alâ Câmi’i’l-Buhârî: 2/92
[4]  Yûsuf el-Bennûrî, Tirmizî Şerhi
  Me’âri fu’s-Sünen: 4/266
PDF'e AktarYazdır

BİR CEVAP BIRAK

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen buraya isminizi yazın