PAYLAŞ
PDF'e AktarYazdır
SÜT HISIMLIĞINA DAİR
 
 
Emin Ali YÜKSEL
Beyan – Temmuz 2010
 
  insanoğlu fizyolojik olarak uzun yıllar bakıma ve gözetime muhtaçtır. Hayatının ilkyıllarında en fazla muhtaç olduğu şey anne sütüdür. Bu yüzden annenin, özrü olmadan ço­cuğunu emzirmemesi dört mezhebe göre caiz görülmemiştir. Süt, çocuk için gıda olduğun­dan nafakanın kapsamı alanındadır. Bu yüzden anne günah işleyerek veya bir özürden ötürü çocuğu emzirmeyecek olsa baba bir şekilde ço­cuğun bu ihtiyacını görmelidir. Başka bir ka­dından ücretle de olsa emmesini sağlamalıdır. Yani çocuğa süt emzirme; bir yönüyle annenin vazifesi, diğer yönüyle babanın vazifesidir.
 
Süt emzirmenin farklı yönleri dikkate alı­narak, fıkıh kitaplarında süt emzirme bahsi; ev­lenme engeli olması açısından muharramât bahsinde, çocuğun nafakası olması açısından nafaka bahsinde ve akit olması açısından icâre/kira akdi içerisinde ele alınmıştır.
 
Biz makalemizde daha çok muharremât ile ilgili olan tarafını ele alacağız. Yani süt akraba­lığının oluşumundan söz edeceğiz.
 
Çocuklara annelerinden başka bir kadının süt emzirmesi İslam’dan önce de vardı. Zira an­nelerin çeşitli sebeplerle çocuklarım emzirmek istememesi veya çocukların annelerinin meme­lerini almaması, annelerinin sütlerinin az olması ve emsâli sebeplerle çocuklar sütanneye veril­mişlerdir. İslamiyet geldikten sonra çocukların sütanneye verilmeleri devam etmiştir. İslam, bu hususta belirli şartlar getirerek süt ile ilgili ah­kâmı düzenlemiş ve onaylamıştır. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) çocukluğunda sütannesi Halîme’ye verilmiştir.
 
İslam dininde çocuğa, annesinden başka bir kadının süt emzirmesi çocukla emziren kadının arasında hısımlığın doğmasına sebep kabul edilmiştir. Tabii ki bu Allah Teâlâ tarafından kulla­rına bahşedilmiş büyük bir nimettir. Yalnız, bu hısımlık sadece evlenme engeli oluşturur. Bun­dan başka mirasçılık, nafaka mükellefiyeti, şahit­lik yasağı gibi diğer hısımlık ilişkilerini doğurmaz.
 
Süt emzirmede asıl amaç çocuğun insan sütü ihtiyacını karşılamaktır. Bu yüzden sütün çocuğa meme ile verilmesi mahremiyet doğu­racağı gibi, biberon ve emsali şeylerle verilmesi de mahremiyeti gerçekleştirir.
 
SÜT HISIMLIĞININ EVLENME ENGELİ OLUŞ SEBEBİ
 
 

Çocukla sütanne arasında süt hısımlığı ve buna bağlı olarak da evlenme engeli oluşması­nın sebebi Kur’an-ı Kerim’in açık ifadesiyle sa­bittir.


 
"Size şunları nikahlamak haram kı­lındı: … sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz…” (Nisa/23)
 
İbn Abbas rivayet ediyor; Peygam­ber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) amcası Hamza (Allah ondan razı olsun)’nın kızı hakkında şöyle bu­yuruyor: "O bana helal olmaz. Ne­septen haram olanlar, süt emmeden de haram olur. O benim süt kız kardeşim­dir." (Buharî)
 
İlahi ve nebevi irade tarafından süt hısımlığının hangi gerekçe ile evlenme engeli kabul edildiğini bilemeyiz. Belki hikmetlerinden biri olarak diyebiliriz ki: nasıl ki nikâhta kan bağının ev­lenme engeli sayılmasında; karı-koca-nın cinsel ilişkisi sebebiyle sanki birbirlerinin cüzleri oldular, artık kadın kocanın koca da kadının bir parçası ol­muştur deniyor, aynı şekilde süt em­zirme olayında evlenme engeli olarak şöyle denebilir: Çocuk emdiği kadın­dan bir parçayı emmiştir. Buna bağlı olarak da arada hissi bir yakınlığın ol­ması doğaldır. Hatta çocuğun gen ya­pısında da etkilerinin görülme ihtimali vardır. Bu durumda mahremleriyle olan evliliğindeki sorunların süt hısım­lığında da görülme ihtimali vardır. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in ahmak kadınlar­dan emzirilmesini tavsiye etmemesini de bu bağlamda değerlendirmek mümkündür.
 
Süt veren kadının evli, bekâr veya dul olması arasında fark yoktur. Ancak kızın buluğ çağına girmiş olması gerekir.
 
SÜTLE ALAKALI ŞARTLAR
 
Süt hısımlığı oluşabilmesi için nasıl olursa olsun süt çocuğun midesine ulaşmalıdır. Bu emme yoluyla olabile­ceği gibi bardaktan veya biberondan içmeyle de olur. Buna göre kulağa, göze veya vücudun başka bir yerine damlatılan süt ile hısımlık oluşmaz. Malikîlere göre emilen veya buruna akıtılan sütün çocuğun karnına ulaş­ması durumunda, miktarına bakılmaksızın süt hısımlığı oluşur.
 
   Çocuğun midesine ulaşan kadın sü­tünün su ve süt gibi olmayan başka bir madde ile karıştırılması durumunda süt hısımlığının oluşup oluşmadığı ih­tilaflıdır, imam Ebu Hanife’ye (Allah ona rahmet etsin) göre az olsun çok olsun pişirmeksizin başka bir madde ile karıştırılan süt hısımlık sağlamaz. İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed (Allah onlara rahmet etsin)’e göre ise çoğunluğa itibar etmek gerekir. Bu­radaki çoğunluktan maksat sütün tadı­nın ve renginin değişip değişmemesidir.
 
   İmam Ebu Hanife, İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed (Allah onlara rahmet etsin)’e göre başka bir şeyle birlikte pişirilen kadın sütünün miktarı ne olursa olsun hısımlığı sağla­maz. Zira bu gibi durumlarda asıl olan yemektir. Kadın sütünün hayvan sü­tüne karıştırılması durumunda ise kadın sütü çoğunlukta olmak şartı ile dört mezhebe göre de hısımlık oluşur.
 
   Bir kadının sütü bir başka kadının sütü ile karıştırılacak olsa, imam Şafiî ve Ebu Yusuf (Allah onlara rahmet etsin)’a göre miktarları eşit ise her iki kadınla da süt hısımlığı oluşur; mik­tarları farklı ise sadece sütü fazla olan kadınla çocuk arasında hısımlık oluşur. Bu görüş aynı zamanda İmam Ebu Hanife (Allah ona rahmet etsin)’den de rivayet edilmiştir. İmam Muham­med, Züfer ve Ebu Hanife’den diğer bir rivayete göre bir kadının sütünün başka bir kadının sütü ile karıştırılması durumunda miktarlar önemli olmayıp her iki kadın ile de süt hısımlığı oluşur.
 
Ayrıca, süt esasen babaya aittir. Yani kadından doğum yaptıktan sonra gelen süt, hamile kaldığı kocasına ait­tir. Bu yüzden boşandıktan bir müd­det sonra doğum yaparak iddetini tamamlayan kadın başka bir erkekle evlendikten sonra, doğurmuş olduğu çocuğu emzirme esnasında bir yabancı çocuğu emzirecek olsa o çocuğun sütbabası ikinci koca değil, evvelki ilk kocasıdır. Hatta çocuk ikinci kocanın kız kardeşi veya başka bir kadından doğa­cak kızıyla evlenebilir. Fakat birinci koca babası olacağından kız kardeşi de süt halası olacaktır. Zira süt, kadında sütün oluşmasını sağlayan kocaya ait­tir. Nasıl ki doğan çocuğun nesebi ilk kocaya aittir. Aynı şekilde doğan çocuk sebebiyle oluşan süt de ilk kocaya ait olacaktır.
 
Süt hısımlığının oluşabilmesi için kadının sütü çocuk tarafından en az bir defa alınmalıdır. Ebu Hanife ve Ma­like (Allah onlara rahmet etsin) göre emilen sütün miktarının önemi yoktur. Bu sebeple az olsun çok olsun kadının sütünü bir defa emmekle süt hısımlığı oluşur. Sahabe ve tabiinin çoğunluğu da bu görüştedir.
 
Şafiîlere göre süt hısımlığının olu­şabilmesi için kadına ait sütün çocuk tarafından farklı zamanlarda en az beş defa alınması gerekir.
 
   Hz. Aişe (Allah ondan razı olsun) diyor ki:
"Kur’an’da indirilen ayetier arasında on defa emmek haram kılar diye bir hüküm vardı. Bu hüküm beş süt emme hükmü ile kaldırıldı. Hz. Peygamber vefat ettiğinde bu ayeti okuyorlardı" (el- Muvatta)
 
   Hanefi ve Malikiler Hadîs-i Şerifte zikredilen bu hükmün mensuh oldu­ğunu söylemişlerdir.
 
ÇOCUKLA ALÂKALI ŞARTLAR
 
   Çocuk ne zamana kadar süt emerse hısımlık oluşabilir konusu âlimler ara­sında tartışmalıdır. İmam Şafiî, imam Ahmed b. Hanbel, İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed (Allah onlara rahmet etsin)’e göre süt hısımlığı çocuk iki yaşını doldurmadığı müd­detçe gerçekleşebilir. İki yıldan sonra gerçekleşemez.
Zira Allah Teâlâ Kuran-ı Kerim’inde şöyle buyuruyor:
وَالْوَالِدَاتُ يُرْضِعْنَ أَوْلَادَهُنَّ حَوْلَيْنِ كَامِلَيْنِ لِمَنْ أَرَادَ أَنْ يُتِمَّ الرَّضَاعَةَ
"Emzirmeyi tamamlamak isteyen­ler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler." (Bakara 233)
 
İmam Ebu Hanife (Allah ona rah­met etsin)’ye göre ise bu müddet 30 aydır, imam Züfer ise bu müddeti 3 yıl olarak kabul etmiştir.
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
 
وَوَصَّيْنَا الْإِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَانًا حَمَلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلَاثُونَ شَهْرًا
 
"Biz, insana anne babasına iyi dav­ranmayı emrettik. Annesi onu ne zah­metle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) ta­şınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır.” (Ahkaf 15)
 
 İmam Ebu Yusuf ve imam Muhammed(Allah onlara rahmet etsin) bu ayeti kerimede zikredilen müddetin, hamileliğin en az müddeti olan altı ay ile birlikte otuz ay ettiği görüşündedirler.Dolayısıyla otuz aydan altı ay çıkınca iki yıl kalacaktır. Fetvada bu görüşe verilir.
 
Bu müddeti; dört yaş, on beş yaş gibi uzun zamana yayanlar olduğu gibi çocuk emdiği süre süt sabit olur di­yenler de olmuştur. Hatta yaş sınırı olmaksızın büyük bir kimsenin em­mesi ile de süt hısımlığının oluşabileceğini ileri sürenler varsa da sonraki âlimler, bu görüşlerle fetva verileme­yeceğinde karar kılmışlardır.
 
Süt hısımlığı oluşarak evlenilmesi yasak olan kadınlar şunlardır:
 
1) Sütanne ve sütnineler. Buradaki sütninelerden maksat hem sütannenin hem de sütbabanın yukarıya doğru an­neleridir.
 
2) Sütkızı, kızının sütkızı veya eşi­nin başka biriyle evliyken emzirdiği kız. Ancak bu sonuncu halde kişinin bu kızla evlenmesinin yasak olabilmesi için bu kıza süt emziren kadınla sadece nikahlanmış olmak yetmez, zifafa girmiş olması da gerekir.
 
3) Sütkızkardeşler. Kişinin süt emdiği annesinden emen başka süt kız kardeş veya sütannenin nesep kızları. Kezâ baba bir sütkızkardeşlerle de ev­lenilmez. Şöyle ki bir kimsenin iki ka­rısından biri bir erkek diğeri de bir kız çocuğu emzirse bunlar baba bir süt­kardeştirler. Bu iki kadının aynı anda o kişinin nikâhında bulunmaları da şart değildir.
 
4) Süt dede ve ninenin sadece kızları yani süt hala ve süt teyzeler. Nitekim nesep ilişkisinde de süt hala ve sütteyzenin kızları ile evlenmek mümkündür.
 
5) Karısının sütannesi ve sütninesi.

6)    Sütbabanın sütanne dışındaki eşleri.

7) Sütoğlunun veya süt torunların eşleri.

 
İki süt hısımının aynı anda bir kişi­nin nikâhında bulunması da geçici evlenme engelidir. Buna göre iki kadından birisi erkek kabul edildiğinde diğeri ile süt hısımlığı sebebi ile evlen­mesi mümkün değilse bu iki kadın aynı anda bir nikâh altında olamaz.
 
Süt hısımlığı dolayısıyla evlenilmesi yasak olan erkekler şunlardır:

1) Sütbaba ve süt dedeler.
 
2) Süt oğlan, kızın ve oğlun sü­toğlu.
 
3) Süt oğlan kardeşler. Burada kas­tedilen sütannenin gerek nesep gerekse sütoğludur.
 
4) Süt dede ve ninelerin sadece oğulları. Yani süt amca ve süt dayı.
 
5) Kocasının sütbaba ve süt dedesi.
 
6) Sütannenin sütbabadan önceki veya sonraki eşi. Ancak bunun için sadece nikâh yetmez zifafa girmiş olma­ları da gerekir.
 
7) Sütkızının veya sütkız torunla­rın eşleri.
 
Süt hısımlığına dayanan evlenme yasağını ifade etmek üzere akılda kalmasını kolaylaştırmak amacı ile bir kural zikredilir.
Şöyle ki; Emene em­zirenin küllü haram, emzirene emenin şahsı haramdır. Başka bir ifade ile süt emen çocuk evlenme açısından süt em­diği kadının çocuğu kabul edilir. Süt emziren kadının çocuğu bu aileden kimlerle evlenemezse sütçocuk da on­larla evlenemez. Buna karşılık süt emen çocuğun ailesi ile süt emdiği aile ara­sında herhangi bir evlenme engeli doğ­maz. Buna göre sütbaba sütçocuğun öz annesi veya öz kardeşi ile evlenebi­lir. Keza sütkardeşin öz annesi ve öz kardeşi ile de evlenmekte bir sakınca yoktur.
PDF'e AktarYazdır

BİR CEVAP BIRAK

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen buraya isminizi yazın