PAYLAŞ
İlluminati ve Osmanlı İmparatorluğu
PDF'e AktarYazdır

Bu günlere nasıl gelindiğine ışık tutan sürecin; memleketimizde etnik fitneyi körükleyerek oluşturulan terör belâsının, bir virüs gibi yayılmış PDY’nın, son oyun olarakda itikâdi açıdan bölünme ve çatışmaya zemin hazırlamak ve İslâmı küreselleşmeye muvâfık biçimde yeniden yorumlamak maksadıyla, ansızın çıkan kasırga misâli estirilen Sünnetsiz/Peygambersiz bir (sözde)Kurancılık hareketi propagandasının perde arkasını anlamanıza yardımcı olacak yakın tarihi, okunması kolay olsun diye olabildiğince kısa ve ana hatlarıyla yazmaya çalışacağım.

Gizli bir Siyonist Yahudi örgütlenmesi olan İLLUMİNATİ’nin lideri konumundaki Rothschild hanedanı, 1700’lü yıllarda Mayer Amschel Rothschild’in modern bankacılığı kurmasıyla muazzam bir ekonomik güç haline gelir. Bu sebeple Mayer Amschel Rothschild, küresel ekonominin kurucusu kabul edilmektedir.

Bu hanedan İNGİLTERE-FRANSA savaşı esnasında İngiltere’ye 35 ton altın borç verir. Bu finansal destek üzerinden çevirdikleri çeşitli entrikalarla İngiltere Merkez Bankasının sahibi olmayı başarırlar. İngiliz parasını basma yetkisini eline alan Rothschildler bu sayede İngiliz siyasetine yön vermeye başlarlar.

Osmanlı Bankasını kurarak kısa sürede Osmanlınında merkez bankası haline gelirler ve Osmanlı parasını basarlar. Bu imkanlarını kullanarak.

Osmanlıyı türlü oyunlarla zayıflatırak borç batağı içine sokmak onlar için son derece kolay olur.

İşte bu hengâme içinde Siyonizmin kurucusu kabul edilen yahudi gazeteci Theodor Herzl, Rothschildlerin sözcüsü olarak Sultan II.Abdulhamid Hana gelerek Osmanlının tüm dış borcunun ödenmesine karşılık Filistinden Yahudilere toprak vermesini ister, ancak teklifi kabul edilmez.

Bunun üzerine ekonomik güç ve basın yayın vasıtasıyla II. Abdulhamid Han aleyhine iftiralara dayalı umumi bir kara propaganda başlatarak Osmanlı vatandaşlarını Abdulhamid han aleyhine döndürmeyi başarırlar. Emanuel Karasu isimli bir yahudide eş zamanlı olarak mason localarına kaydettirdiği Osmanlı subaylarından İttihad ve Terakki ismini verdikleri bir cemiyet örgütler.

Kurulan bu cemiyet, halkın dezenformasyon usulü ile yapılan propagandalara aldanarak ikinci II. Abdulhamid Han aleyhine dönmüş olmasını ve yalan ile iddia edilen birtakım suçlamaları bahane ederek, Abdulhamid Han’a darbe yaparlar ve onu tahttan indirirler. Hatta kara propaganda öylesine etkili olmuştur ki, Sultânın tahttan indirilmesi için meşhur alimler tarafından fetvalar bile yazılır. Bu da maalesef büyük bir aldanmanın ve gafletin eseri olarak cereyan etmiştir.

İleriki tarihlerde bir çokları bin pişman olarak içine düştükleri tarihi hatalarını yazacaklar ve çeşitli platformlarda bunu ifade edeceklerdir. Ama bu gafletleri sebebiyle bir imparatorluk yıkılmış ve iş işten çoktan geçmiştir.

Siyonistlerin bu galibiyetlerinin ardından, devlet kurumlarında üst düzeyde görevli olan bazı menfaatçi kişileri ve bazı subayları mason localarına kaydederek onları hakimiyetleri altına aldılar.

Bu subaylar vasıtasıyla Osmanlı ordusunun diğer subayları arasında İttihad ve Terakki cemiyeti hayranlığı uyandırıldı.

Başlayan birinci dünya savaşında tarafsız kalmayı tercih eden Osmanlıyı ittihad ve terakki müntesibi subaylar vasıtasıyla iki Alman gemisi üzerinden oynadıkları entrikalar ile savaşa soktular. Bu savaşa sokulmakta Osmanlıya vurulan son ve en öldürücü darbe oldu.

Özetle Osmanlının yıkılışı bu şekilde gerçekleştirildi.

Osmanlı İmparatorluğu Sınırları İçinde Bugün Petrol Bölgeleri

Osmanlının yıkılışının ardından yeni Türk devletinin rejimini kararlaştıran da aynı güçlerdir. Laiklik, Hilafetin kaldırılması, İslam hukukunun iptâli, Harf devrimi, Ulus devlet yapısı ve Avrupa kanunlarının tatbikide Lozan konferansından aylar önce yapılan gizli bir anlaşma ile kabul edildi. Karşılığı ise Ankara hükümetinin yeni Türk devletinin hükümeti olarak uluslararası sahada tanınması olmuştur.

(Kimse gücenmesin gerçek tarih malesef bu, okullarda okutulan ise bir çok yönüyle yaşanmış değil yazılmış tarihtir. Amacı ise laik rejimi korumaktır.)

Lozan antlaşması bu şartlarla imzalandı, Lozan heyet başkanı İsmet İnönü olmakla birlikte onun baş danışmanı(akıl hocası) Yahudi hahambaşı Haim Naum’dur. (Bu adamı araştırın,vuzamasın diye burda detay yazmayacağım.)

O devirde Siyonist İLLUMİNATİ örgütü, İslamın tamamen yok edilmesinin gerekli olduğuna kanaat getirmiş ve İslam coğrafyası üzerinde katı laik bir siyaset uygulanmasını planlamıştır.

İşte Kemalizm olgusunun ve din düşmanlığı şeklinde icrâ edilen Laikliğin Türkiye’ye yerleşmesi, siyonistlerin İngiltere Askeri ve siyasi gücünü kullanarak uygulamaya koydukları bu şeytani planların eseridir.

Evvelce Osmanlı ile Arap toplulumlarının arasını açmak için İngiliz ajanlarının çalışmalarıyla Araplara Arap ırkçılığı, Türklere de Türk ırkçılığı empoze edildi.

Tasavvufi bir yapısı olan Osmanlıya karşı, tasavvufun her nevîsinin dahî şirk olduğu görüşü Arap yarım adasında yayıldı. Bu görüşü benimseyenler desteklendi, cesaretlendirildi, arttırıldı ve ajanlar vâsıtasıyla tekfircilikte sivreltildiler. Bu gurupları yönlendirecek vasıfta toplum liderleri üretilerek onlara büyük finansal destekler ve vaadler verildi..!

Yazımın uzamaması için anlattıklarımın fazla detaylarına girmedim. Dileyen araştırabilir, hatta araştırmanızda büyük fayda vardır.

İşte bu günde Türkiye’de etnik fitnenin tekrar ateşlenip körüklenmesinde ve yeni nesil hâricî/tekfirci dînî bir fitnenin hızla inşâ edilme gayretlerinin ardında da yine aynı siyonist küresel örgüt ve onun kontrolündeki uluslararası güçlerin istihbarat kuruluşları vardır..!

Uyanık olun ve unutmayın; “Su uyur, düşman uyumaz.!”

PDF'e AktarYazdır

BİR CEVAP BIRAK

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen buraya isminizi yazın